Prof. Dr. Selma Fırat: “Uyku Apnesi kalp yetmezliği gibi hastalıkları önünü açıyor”
14 Aralık 2022

Prof. Dr.jpg

HABER VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ

Prof. Dr.  Selma Fırat, “Toplumda şeker ve astım hastalığı kadar sık görülen Obstrüktif uyku apne hastalığının erken tedavisinin yapılması, hastayı ileride gelişe bilecek kalp damar hastalıklarından özellikle tansiyondan, kalp yetmezliğinden belki de ölümden korunmak açısından son derece önemlidir” dedi.


SBÜ Ankara Atatürk Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesi Uyku Polikliniği sorumlusu Prof. Dr. Selma Fırat, son zamanlarda ciddi artış gösteren ve tedavi edilmediği takdirde ise ölümle sonlanabilecek kadar ciddi etkiler gösteren Uyku Apnesi hastalığını İhlas Haber Ajansına değerlendirdi.


Uyku Apnesi'nin kalp damar hastalıklarının yanı sıra özellikle tansiyon ve kalp yetmezliği gibi hastalıkları önünü açtığını dile getiren Prof. Dr. Fırat, hastalığın uyku sırasında üst solunum yolunda tekrarlayan, tam ya da kısmi tıkanmalar sonucunda hava akımının kesilmesiyle meydana geldiğini belirtti.


Prof. Dr. Fırat Uyku Apnesinin en önemli belirtisinin horlama olduğunu ifade ederek, “Horlama öyle hafif, basit bir horlama değil, kapalı kapılar arkasından da duyulabilen, haftada 4-5 günden fazla çok yüksek şiddetli horlamadır. Horlamalar bu hava akımının azalmasına, kesilmesine bağlı olarak gelişen apnelerle kesilmekte düzensiz bir şekilde olmaktadır. Yani bütün gece bir horlama değil araya giren apnelerle kesintili bir horlama vardır. Bunun yanında hastalar bu apneler sebebiyle derin uykuya geçememekte sık sık uyanmakta ve bu sebeple gündüz aşırı uyku haliyle dikkatsizlik ve unutkanlıkla karşımıza çıkmaktadır. Hastalarda gece apneler sırasında artan bir solunum çabası olur ve buna bağlı olarak gece terlemesi sık görülür. Özellikle boyun bölgesinde göğsün ön kısmında, ensede ve kafada terleme olur. ayrıca sabahları ağız kuruluğu çok sık gördüğümüz bir şikayettir. Sabah baş ağrıları migren tarzı baş ağrıları çok sık karşımıza çıkar. Göğüs ağrısı, göğüs ön bölgesinde baskı hissi, çarpıntı, ritim problemleri hastalarda olabilir” şeklinde konuştu.



“Uyku Apnesi en çok boyun ve karın çevresinin geniş olduğu insanlarda görülüyor”


Uyku Apnesinin en önemli sebeplerinden birisinin kilo olduğunu vurgulayan Fırat, sözlerine şöyle devam etti:


“Daha çokta santral tipte kilo alma dediğimiz boyun çevresinin ve karın çevresinin geniş olduğu hastalarda sık oluyor. Boyundaki bu yağlanma içeride solunum yolu bölgesinde de yağlanma artışına ve hava yolunun daralmasına sebep oluyor. Bunun dışında erkek olmak ta belli başlı bir risk faktörü. Bu hastalığa erkekler her yaşta kadınlardan daha yatkın oluyorlar. 'Uyku apnesinin en önemli etkilerini biz kalp damar sistemi üzerinde görüyoruz. Bu tekrarlayan nefes kesilmeleri sempatik uyarıya sebep oluyor. Bu her nefes kesilmesinin sonunda küçük uyanmalarla kalp ritminde bir bozulma bir artma oluyor. Bunun yanında tansiyonda yükselmeler oluyor. Tüm damar sisteminde problemler oluşuyor. Gece boyunca tekrarlayan oksijen düşmeleri sebebiyle tüm organlarda ve beyinde özellikle felce kadar gidebilen kötü sonuçları var.”



“Uyku Apnesi kalp yetmezliği gibi hastalıkların önünü açıyor”


Uyku Apnesinin mutlaka tedavi olunması gereken hastalık olduğunu altını çizen SBÜ Ankara Atatürk Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesi Uyku Polikliniği sorumlusu Prof. Dr. Selma Fırat tedavi şekilleri hakkında da bilgiler verdi.


Fırat, uyku hastalıklarının tedavisinde hastanın risk faktörlerinden, uzak durmasını sağlamanın önemine değinerek, Örneğin kiloluysa mutlaka zayıflamasını istiyoruz, sigara içiyorsa-alkol alıyorsa bunlardan uzak durmasını öneriyoruz. İlaçlar alıyorsa bunlar hakkında gerekli uyarıları, gerekirse değiştirmeleri gerektiğini öneriyoruz. Bunun dışında hastalara ayrıntılı bir üst solunum yolu muayenesi yapılıyor, Burunda veya boğazda bir problem varsa bunların düzeltilmesi gerekiyor. Ayrıca hastalığın ağırlığına, şiddetine göre de cihaz tedavisi öneriyoruz. Toplumda şeker hastalığı kadar, astım hastalığı kadar sık görülen Obstrüktif uyku apne hastalığının erken tedavisinin yapılması, hastayı ileride gelişe bilecek kalp damar hastalıklarından özellikle tansiyondan, kalp yetmezliğinden belki de ölümden korunmak açısından son derece önemlidir'' açıklamasında bulundu.